23 Kasım 2024
  • Bartın9°C
  • Ankara16°C
  • Bolu6°C
  • Kastamonu17°C
  • Zonguldak9°C
  • Karabük9°C

“YARDIM KOLİSİ DEĞİL, İŞ İSTİYORLAR!”

Saadet Partisi Bartın İl Siyasi İşler Başkanı Yaşar Sinoplu, Milli Görüş’ün on yıllardır karşı çıktığı faiz ekonomisinin yanlışlığının sonunda AK Parti tarafından da anlaşıldığını ancak geç kalındığını ifade etti.

“Yardım kolisi değil, iş istiyorlar!”

10 Şubat 2021 Çarşamba 13:08

Gündeme dair önemli açıklamalarda bulunan Saadet Partisi Bartın İl Siyasi İşler Başkanı Yaşar Sinoplu, Türkiye’nin iç ve dış politikalarıyla ilgili çözüm ve öneri sunabilecek 101 adet siyasi parti bulunduğunu anımsatırken, bunların büyük bir kısmının batı toplumlarının dayattığı politikaları ve faizci kapitalist modeli örnek alan siyasi partiler olduğunu öne sürdü. Bu sebeple de Türkiye’de 2 tane siyasi parti olduğunu her zaman dile getirdiklerini vurgulayan Sinoplu, “Birincisi Avrupa Birliği ve faizci kapitalist sistemi reddeden ve Milli Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi, ikincisi ise diğer tüm partiler” dedi. Sinoplu, açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü:

“Erdoğan da sonunda itiraf etti”

Yakın siyasi tarihi incelediğimizde, kurulduğu günden itibaren kültürel ve küresel sömürüye karşı çıkan tek parti sadece Saadet Partisi olmuştur. Bu günlerde faiz ekonomisine karşı olduğunu söylemek moda oldu. Bütün siyasi partiler faizin bir bela olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da faiz ile ilgili itirafta bulundu ve sonunda, ‘Yüksek faizle bu ülkenin kalkınacağına inanmıyorum’ dedi. Sayın Erdoğan aynı hususta bir zamanlar, ‘Faiz dünya gerçeğidir’ diyordu. Biz Saadet Partisi olarak 40 yıldır faizin bir bela olduğunu tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bunların söylenmesi güzel ve ümit verici gelişmelerdir ve Saadet Partisi’nin haklılığını da ortaya koymaktadır. Ancak buna rağmen Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, ‘Sıkı para politikasının devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz, elimizdeki verilerle faiz indirimini konuşmak için çok erken’ diyor.

“Saray değil, fabrikalara ihtiyacımız var”

2021 yılı bütçe programında devam eden bir yatırım bizi rahatsız ediyor. 2021 senesinde yazlık ve kışlık 2 yeni saray inşa edilecekmiş. Saray denmesinden hoşlanmıyor arkadaşlarımız. İster ‘malikane’ deyin, ister ‘külliye’ deyin, ister ‘saray’… İki inşaatın da devam ettiğini biliyoruz. Marmaris’teki yazlık saraya 640.5 milyon ve Bitlis Ahlat’taki kışlık saraya 99 milyon TL harcanması bekleniyor. Saraylar ne zamandan beri üretim ya da sanayi tesisleri kabul edildi. Türkiye’nin ihtişamlı binalara değil üretim tesislerine, fabrikalara ihtiyacı var.

“Toplumsal bir çöküşe doğru gidiyoruz”

Toplumsal analizler gösteriyor ki internet ve sosyal medya aracılığıyla birçok insan özel yaşamlarını deşifre ederek para kazanmaya çalışıyor. Bunun yanında şiddet ve gasp olaylarının attığını da gözlemliyoruz. Ülkemiz toplumsal bir çöküşe doğru gidiyor. Bu analizler Türkiye’nin yönünü Avrupa toplumlarının dayatmasına değil, İslam birliğine ve kendi tarihine çevirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Orta Doğu‘da kan gölüne dönen ülkeler hala bizim kendilerine önder ülke olmamızı bekliyorlar. Çin’de Uygur Türklerine yapılan zulümleri Amerika bile terör suçu olarak görmeye başladı. Çin Hükümeti’nin korkunç işkencelerine ve soykırım politikasına maruz kalan Doğu Türkistanlı Müslümanların yaşadığı zulümler üzerimizdeki kardeşlik ve insanlık vebalini bir kat daha artırmıştır. Şu anda 8,5 milyon insan toplama kamplarında inim inim inliyor. Myanmar’da Arakan bölgesinde Müslüman Türklere yapılan insanlık dışı uygulamaları, Filistin’deki zulümleri, ABD ve Avrupa ülkelerinin insafına bırakamayız. İslam dünyası üzerine yöneltilen böl, parçala ve yut politikalarını görmezden gelemeyiz. Bu sebeple İslam birliğine olan ihtiyaç kaçınılmaz olmuştur. Milli Görüş politikaları içerisinde bir uluslararası dayanışma hareketi olan ve merhum Erbakan’ın önderliğinde kurulan D8’lerin işlevselliği göz ardı edilmemelidir. Etki ve yetki makamında olanların dış politikada bu adımları atma imkânları var. Biz bunu buradan kendilerine tekrar hatırlatıyoruz.

“Her şey kötüye gidiyor”

Maalesef ülke insanımızın yaşadığı sıkıntılar gündem olmuyor. Muhtaç durumdaki insanlar ‘Yardım kolisi değil iş istiyoruz’ diyorlar. Ülkemizde ekonomik ve sosyal işler kötüye gidiyor. Eğitim, sanayi, adalet, tarım ve hayvancılık kötüye gidiyor. Esnafın, memurun, emeklinin, işçinin geçim sıkıntısı var. Derhal ivedilikle bunlara çözüm bulunmalıdır. Muhalefet ile istişare eden muhalefete söz hakkı tanıyan bir anlayışa geçmemiz şart. Bu konuda bizim önceliğimiz ve önerimiz güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş yapmaktır.

“Çözüm Milli Görüş politikalarında”

Türkiye’nin bütün meseleleri ve çözüm önerileri Milli Görüş politikaları içinde yer almaktadır. Saadet Partisi’nin özgül ağırlık diye tanımlanan manevi ve itibarlı duruşu, inanıyoruz ki ülkemiz için en müspet manada karşılığını bulacaktır.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.