25 Kasım 2024
  • Bartın4°C
  • Ankara2°C
  • Bolu0°C
  • Kastamonu0°C
  • Zonguldak5°C
  • Karabük4°C

TUNÇ, 2017 YILI BÜTÇESİNİ DEĞERLENDİRDİ

Ak Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı 2017 yılı bütçesi üzerine TBMM Genel Kurulu'nda konuşma yaptı.

Tunç, 2017 Yılı Bütçesini Değerlendirdi

06 Aralık 2016 Salı 15:05

Ak Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı'nın 2017 Bütçesi hakkında AK Parti grubu adına konuşma gerçekleştirdi. Tunç, konuşmasında: “Cumhurbaşkanı, devletin başıdır, bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin birliğini temsil eder, Anayasa'nın uygulanmasını ve devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri siyasi tarihimizde krizlerle, muhtıralarla, darbelerle anılmaktadır. 11'inci Cumhurbaşkanının seçimi öncesinde de Çankaya üzerinden vesayet kurgulamaya alışık çevreleri bir telaş sarmış, "Tehlikenin farkında mısınız?" sloganlarıyla yapılan mitingler, 27 Nisan bildirisi ve 367 şartının dikte edilmesi karşısında milletimiz bir demokrasi reformuna imza atarak "Bundan sonra cumhurbaşkanını ben seçeceğim" demiştir ve bunun da ilk uygulamasını 10 Ağustos 2014'te, demokrasi tarihimizde on iki yıl boyunca kesintisiz en uzun süre başbakanlık yapan, her alanda ülkemize parlak bir dönem yaşatan Recep Tayyip Erdoğan'ı, ilk turda, halkoyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı yapmıştır. 2007 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, yasamayla yürütme arasındaki ilişkilerde bir değişiklik yapılmamış olması, zaten zayıf parlamenter sistem olarak anılan hükümet sistemimizi yarı başkanlık sistemine çevirmiş, başkanlık sistemine yaklaştırmıştır” dedi.

“Anayasa'dan alan yetkileri kullanmaktadır”

Cumhurbaşkanının halka karşı siyasi sorumluluğu olduğunu belirten Tunç: “Anayasa'da yürütmeyle ilgili olan yetkilerin önceki cumhurbaşkanları tarafından kullanılmaması nedeniyle, Sayın Cumhurbaşkanımızın anayasal yetkilerini kullanması bazı çevrelerde "Fiilî durum yapıyor." eleştirisine yol açmıştır. Oysa söz konusu olan fiilî durum değil, kaynağını Anayasa'dan alan yetkileri kullanmaktadır. Günümüzde sistem krizinin olmamasının nedeni Cumhurbaşkanımızın kurucu lideri olduğu Ak Parti'nin Parlamentoda çoğunlukta olması, Başbakanımızla uyumlu bir çalışma sergilemesidir. Şu andaki uyumun sonsuza kadar devam edeceğini düşünebilir miyiz? Farklı bir siyasal tabloda çıkması muhtemel gerilimlerin anayasal mekanizmalar içinde çözümü çok zor olacaktır. Halkın seçtiği ve yürütmeyle ilgili yetkileri olan Cumhurbaşkanı ile yürütmenin başında bulunan halkın seçtiği Başbakan âdeta bir arabanın iki direksiyonundaki iki şoför gibidir. Farklı siyasi eğilimlerde oldukları ya da aralarında uyum olmadığı takdirde direksiyonların farklı taraflara çevrilmesi durumunda o arabanın devrilmesi mukadderdir. O nedenle, ya Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin Anayasa hükmünü değiştirmemiz gerekecek ki bu mümkün değildir, milletimiz "Bu yetkiyi ben kullanacağım. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kriz vesilesi yapılmasını istemiyorum." diyerek bu yetkiyi uhdesine almıştır- ya da bu yetkinin geri alınması mümkün olmayacağına göre yapacağımız iş, Anayasa'da Cumhurbaşkanının konumuna uygun bir hükümet modelini belirlemektir” şeklinde ifade etti.

“Kriz tehlikesini ortadan kaldıralım”

Tunç, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Hükümet sistemi değişikliği rejim değişikliği değildir. Parlamenter sistem de başkanlık sistemi de, her ikisi de demokratiktir ve cumhuriyet rejiminin içerisindedir. Hangisinin tercih edileceği kurucu iktidarın yani Meclisin ve nihayetinde milletin yetkisindedir.  Demokrasi ve cumhuriyetin en bariz özelliği yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olması yani hepimizin mutabık olduğu kuvvetler ayrılığı ilkesidir. Yürütmenin yasamanın içinden çıktığı parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı zayıftır. Yürütmenin ayrı, yasamanın ayrı seçildiği başkanlık sistemi ise kuvvetler ayrılığı ilkesine en uygun sistemdir. Başkanlık sisteminde Parlamento daha güçlüdür. Parlamentonun koyduğu kanunlar çerçevesinde icrai görev yapabilen, Parlamentonun öngördüğü bütçeyle sınırlı olarak halka hizmet eden, seçimle gelip seçimle gidecek olan başkanın "diktatör" olacağını iddia etmenin mantıki hiçbir izahı yoktur. Başkanlık sisteminde koalisyon ihtimali yoktur ve istikrar üretir; istikrarın sonucu kalkınmadır, halkın refahının artması ülke ekonomisinin katlanarak büyümesi demektir. Üniter yapımızı koruyarak, dünya uygulamalarındaki aksaklıkların da giderildiği, ülkemize uygun bir hükümet modelini -bunun adı "başkanlık" da olabilir, "cumhurbaşkanlığı sistemi" de olabilir, hiç fark etmez- bu Meclis belirlemelidir. Eyvah dedirtecek fırsat kayıpları yerine fırsatları geleceğe aktaracak rasyonel yapılanmayı tercih etmek zorundayız. Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanımızın şahsına hapsetmeden, çocuklarımızın geleceğini düşünerek, daha geniş bir yaklaşım sergileyerek gelecekte muhtemel kriz tehlikesini ortadan kaldıralım, Cumhuriyetimizi güçlendirelim diyor, 2017 bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.