NASIL BİR MİLLİ EĞİTİM?
İsmail Kaya
28 Temmuz 2018 Cumartesi 13:34
Bu günlerde Türk televizyon kanalarında akademisyenler, gazeteciler eğitim bilimciler milli eğitim politikaları tartışılmaktadır.
Başta Endenozya, Malezya, Litvanya, Japonya, Avrupa ve diğer kendi alanında başarılı olduğuna inanılan çeşitli ülkelerin eğitim modelleri örnek olarak Türk halkına sunulmaktadır.
Japonya'nın eğimi kendi ülkesi için başarılıdır. Ama bugün Japonya'da intihar ormanları vardır. Bu ormanlarda insanlar intihar etmektedir.
Litvanya kendi ülkesi açısından başarılıdır. Ama Litvanya'da intihar köprüsü vardır. İnsanlar bu köprüden atlayarak intihar etmektedir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu eğitim modelleri bizim toplumumuz için asla ve asla rol model olamaz.
Bizim tarihimizde Dede Korkutlarımız vardır ve bizim elimizden alınmıştır.
Ecdadımız Selçuklu’da sultanları yetiştiren atabeylerimiz vardır. Osmanlı'da şehzadeleri eğiten Lalalarımız vardır.
Ecdadımız Osmanlı Enderun Mektepleri kurmuş ve kapısına "Burada hiç bir kuş yüzmeye, hiç bir balık uçmaya zorlanmaz" diye yazarak çocukları sahip oldukları yeteneklere göre eğitmiştir.
Mahallelerde Çeri Başlarımız vardır. Bu Çeri Başları mahallede oyun oynayan çocukları gözlemler devlete rapor edermiş.
Kumla oynayan çocuğa bakar ‘bu iyi bir mimar olur’, Saklambaç oynayan çocuğa bakar ‘bu iyi bir istihbaratçı olur’, kağıtla para oyunu oynayan çocuğa bakar ‘bu iyi bir iktisatçı olur’ diye raporunda çocuk hakkında ayrıntılı bilgi verirmiş.
Devlette o çocukları yeteneğine göre eğitime tabi tutarmış. Yine Osmanlı Medreselerinde Müderrislerin(Profesörlerin) kendi odaları olup, kapı yüksekliği en fazla 1 metre yüksekliğindedir ki öğrenci Müderrisin odasına girerken eğilerek girmek zorunda kalırmış. Yanı Osmanlıda eğitim Müderrise saygıyla başlarmış.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Biz iki bin yıllık medeniyet birikimimize bakıp, kendi tarihimize, kültürümüze uygun bir eğitim modeli geliştirmek zorundayız.
Ayrıca ABD ile 27.12.1949 tarihinde imzalanan Fulbright Eğitim Antlaşması derhal iptal edilmelidir.(Bu antlaşma gereği Türk Milli Eğitim Politikaları 4'ü yabancı 4'ü Türk komisyonu tarafından belirlenmektedir.)
Tıp doktoru yetersiz olduğunda Rusya'dan doktor, Almanya'dan matematikçi, Fransa'dan fizikçi getirebilirsiniz ama Rusya'dan bir Yunus Emre getiremezsiniz.
Almanya'dan bir Cemil Meriç veya Nurettin Topçu getiremezsiniz. Amerika'dan Mehmet Akif, Necip Fazıl, Abdürrahim Karakoç getiremezsiniz.
Bunları siz kendi kültürünüze göre yetiştirmek zorundasınız. Bunun başka bir çözümü yoktur.(Buradan fen ilimlerine önem vermediğimiz anlamı çıkmasın)
Yapılması gereken şey çözümü kendi medeniyet birikiminde arayıp geliştirmekten geçer. Gerisi nafiledir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 5 Mayıs 2013 Ajans Bartın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.