HERKES KENDİNE YAKIŞANI YAPAR
İsmail Ünsal
16 Ocak 2017 Pazartesi 08:31
Rabbimin bahşettiği şu kısacık ömrümde yaşadığım her olaydan bir şeyler öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Bazılarından ders çıkarttım. Yaptığım en önemli şey hepsinden mutlu olmaya çalıştım. Her zaman bir şeyler öğrenmem gerektiğine inandım. Hayat insanı biraz daha düşünmeye sevk eder, ahlaki olana, etik olana yönlendirir. Allah’ın yarattığı en mükemmel varlıktır insan. Bu kadar mükemmel yaratılan varlıktan bu mükemmelliğe yakışan davranışlar beklemek en doğal durumdur. Yani herkes kendine yakışanı yapar.
Bazen öyle hadiselerle karşılaşırız ki; nutkumuz tutulur, bir şeyler söylemek isteriz ama söyleyemeyiz. Hele yapan dostumuz ya da arkadaşımız ise hiç bir şey yapamayız. Onlar size söyleyeceklerini tartmadan ve düşünmeden söyleseler de siz onlar gibi hareket edemezsiniz. Çünkü siz kendinize yakıştıramazsınız. Çoğu zaman bu tür insanlar yaptıklarının yanlışlığını sonradan anlarlar ama iş işten geçmiş olur. Keşkeler de çare olmaz. Sebebi basit; kişilik yerine tam oturmamıştır ve karakter zayıflığı vardır. Nedenleri ne olursa olsun bu hayat kimseyi kırmaya ve incitmeye değmez.
İş hayatında, aile hayatında ve eş dost arasında yapılan hata ve kusurlar büyütülmemeli ve asla dargın kalmamalıdır. Dargınlık Müslümanlığın şiarlarından değildir. Şu anda da etrafımıza baktığımızda insanların birilerinin omuzlarına basarak yükseldiğini, başkalarının hakkını yediğini, yani kendilerine yakışanı yaptıklarını ayan beyan görmekteyiz. Haksızlığa ortak olmak, bireysel menfaat için değerleri çiğnemek… Kısacası hoşgörüyü yok ediyor. İnsana yakışan doğruyu örnek almaktır. Hiç bir zaman yanlış yanlışla cevap vermek doğru değildir.
Ne yazık ki herkesin başarabildiği bir durum değil bu. Aslında doğru tektir, ahlaki olan etik olan herkes tarafından bilinir bu insanlara zor gelir. İnsanların arasında bozgunculuk yapmak, fitne çıkarmak ve husumet meydana getirmek kimseye yarar sağlamadığı gibi toplumda fesada yol açar. Birlik ve beraberliği bozar, kardeşliği ortadan kaldırır. Yani bu işin kazananı olmaz değerli dostlar.
Peygamber Efendimiz(sav) “Hoşgörülü davran ki, sana da hoşgörü ile davranılsın.” (Ahmet bin Hanbel, Müsned, c 1, s. 248.) Buyuruyor Yahudi idi, İnsandı Medine’de meydanlık bir yerde arkadaşlarıyla oturmaktadır. Önlerinden bir cenaze alayı geçer. Alayın her şeyinden belli olmaktadır ki bu bir Yahudi cenazesidir. Hz. Muhammed (asv) cenaze geçinceye kadar, kalkarak ayakta bekler. Arkadaşları şaşkın, “belki de durumu anlayamamıştır” düşüncesiyle uyarırlar: “Ey Allah’ın Elçisi! Bu bir Yahudi’dir.” Yani Müslüman değildir. Yani ayağa kalkmanız gereksizdir.
Oysaki Peygamber Efendimiz(sav) başından beri her şeyin farkındadır, cevap verir: “FAKAT AYNI ZAMANDA BİR İNSANDIR.”
Bir insana, aklına her geleni yapmak yakışıyorsa, fitne ve fesat çıkarmak yakışıyorsa, yobazlık ve hoyratlık, insanları kandırmak, dedikodu etmek, haset etmek, insanlara kıymet vermeyip tepeden bakmak ve vefasızlık yapmak yakışıyorsa; varsın yapsınlar…
Her şeye rağmen siz; vefanın bir semt ismi değil, gerçekten var olan büyük bir değer olduğunu gösterin… Bırakın kim ne yapıyorsa yapsın…
Herkes kendine yakışanı yapsın DEĞERLİ DOSTLARIM!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 5 Mayıs 2013 Ajans Bartın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.