23 Kasım 2024
  • Bartın19°C
  • Ankara15°C
  • Bolu15°C
  • Kastamonu15°C
  • Zonguldak20°C
  • Karabük18°C

“HEM MEKTEPLİ HEM ALAYLI”

Sercan Engin

06 Mayıs 2021 Perşembe 08:07

5 Mayıs 2013’de yayın hayatına başlattığım Ajans Bartın Haber Sitemizin 8.kuruluş yıldönümünü kutluyoruz.

Ajans Bartın, bir yılı daha geride bırakıyor.

Kuruluşundan bu yana ilin ve bölgenin sorunlarını gündeme getiren ve haberleriyle okura farklı bir habercilik anlayışı yaşatan sitemizi bugünlere getirmenin haklı gururunu yaşıyoruz.

Ajans Bartın Haber Sitesi olarak 8 yıllık yayın hayatımız boyunca doğru ve tarafsız bir şekilde Bartın'ın sorunlarını ortaya koyan ve bu sorunlara çözüm bulunması noktasında ısrarlı yayınlarını sürdüren bir politika izledik.

İlimizde meydana gelen ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi tarafsız ve ilkeli yayınımızla kamuoyuna duyurmaya çalıştık.

Bugün gerçekten büyük mutluluk yaşadığımız bir gün.

Zorluklar içerisinde kurduğum ve yürüttüğüm haber sitesinin 8.yılını konuşuyor olmak benim için büyük bir mutluluk.

Yeni yayın yılımızda, bugüne kadar bağlı kaldığımız yayıncılık ilkeleri çerçevesinde, her aşamada çıtayı biraz daha yükseğe koyarak Ajans Bartın’ın bugünkü noktaya gelmesine teveccühleriyle katkı veren halkımız ve hemşehrilerimizin hizmetinde olmaya devam edeceğiz.

Kuruluşumuzdan buyana destek olan herkese teşekkür ediyorum. Yanımızda olan samimi meslektaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Bizlere mesajlarıyla destek veren tüm takipçilerimize ayrıca teşekkür ediyorum.

Nice 8 yıllara…

***

Büyük emekler sonucunda bugünlere geldiğimi düşünüyorum.

Haber sitesini ayakta tutabilme adına verdiğim mücadeleyi bu önemli günde ayrıntılarıyla sizlerle paylaşacağım.

Geçtiğimiz günlerde üniversiteden bir hocamla konuşurken Bartın’da işlerin nasıl olduğunu ve neler yaptığımızı sordu.

Tabii hocama basın sektörünün Bartın’daki durumunu ve işlerimizle ilgili bilgiler verdim. Ortaya koyduğum mücadeleyi takdir ettiğini söyledi. Kendisine ilettiğim bilgileri kaleme almamı istedi. 

Bu bilgileri öğrencilerle paylaşmak istediğini iletti. Hocamın bu talebini seve seve kabul ettim.

Çok emeğini ve desteğini gördüğüm, bizim bu günlere gelmemizde ve kendimizi geliştirmemizde ciddi katkısı olan değerli Hocamızın isteği üzerine bu yazıyı kaleme aldım.

Öğrenci kardeşlerimizle paylaşılacak olan bu yazıyı bu önemli günde de sizlerle paylaşmak istedim. İlk kez kendimi bu kadar ayrıntılı tanıtıyorum.

Tabii bu istek beni ziyadesiyle memnun etti. Bir zamanlar ders gördüğüm sıralarda şuan oturan eğitim gören öğrenci kardeşlerimize benim hikayem üzerinden mesajlar verilecek olması benim için çok değerli. 

Bir diğer önemli tarafı da “Söz uçar yazı kalır” derler. O nedenle hayatımın ve kendimce büyük olan meslekte var olma mücadelemi yazıya dökmek için bir fırsat oldu.

Bazen öyle olaylar aklımıza geliyor ki kendimiz bile gülüyoruz. Ancak bir anda düşünüldüğünde akla gelmeyen yaşanmış hikayelerin yazıda olması için önemli bir fırsat.

Burada yazacağım çoğu şeyle belki bende ilk kez yüzleşeceğim.

Belki beni yakından tanıyan takipçilerimizin bile bilmediği şeyler olabilir.

Şunu da ifade edeyim. Bir insanın kendini anlatması gerçekten zor işmiş…

Bunu klavye başına geçince anladım. Yazdıklarım yanlış anlaşılsın istemem. Kendimi övme veya büyük işler başarmış gibi lanse etme çabası içinde değilim.

Yazacaklarım tamamıyla gerçek ve kendi başımdan geçen tek başıma verdiğim mücadelemin hikayesi…

İsterseniz artık kendimizi ve haber sitemizi anlatmaya başlayayım.

Kendimi tanıtırken sizleri sıkmamak adına aralara başımdan geçen küçük küçük olayları da ilave edip, yazımı eğlenceli bir hale getirmeye çalışacağım.

“16.09.1991 Bartın Merkez İlçeye bağlı Küçükkızılkum Köyü’nde doğdum. İlkokulu İstiklal İlköğretim Okulu’nda, Liseyi Köksal Toptan Lisesi’nde ve Üniversite eğitimimi de Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünde aldım. Annem ev hanımı babam ise Türkiye Taş Kömürü Kurumu’ndan emekli. 2 kardeşiz” gibi basit bir girişten sonra üniversite hayatımdan anlatmaya devam edeyim.

Üniversite sınavına hazırlanırken 2007-2008 yıllarında Bartın ilinde Halk Gazetesi adında yerel bir gazetede dağıtıcı olarak göreve başladım. Mesleğimin temelini burada attım diyebilirim. O dönem gazete Sahibi Sayın Levent Çınçın bana önemli bir fırsat verdi. Muhabir olarak benim önümü açmıştır. Kendisine teşekkür ediyorum.

O dönem hep öğrenmeyle geçti. Çünkü sadece üniversite eğitiminiz yeterli gelmiyor. Eğitim hayatınızda öğrendiklerinizi alanda uygulamak için tecrübe gerekiyor.

Tabii biraz da kişinin kendi içinden gelecek. Çalışmayı sevmek ve öğrenmeye açık olmak gerekiyor.

Benim için yazma işi aslında ilkokul dönemlerinden geliyor. Sürekli skeçler yazardım. 23 Nisan törenlerine hazırlanır ve arkadaşlarımın ve kendimin oynadığı tiyatro oyunları hazırlardım.

Lise döneminin sonunda üniversite sınavından aldığım puana göre 27 tercih yaptım. Bu tercihlerimin tamamı da gazetecilik bölümü üzerine oldu.

Tabii tercih sürecinin sonunda Erciyes Üniversitesi nasip oldu. İyi ki o üniversitede eğitim görmüşüm diyebiliyorum. Şuan o sıralarda oturan öğrenci kardeşlerimiz ellerinde ki fırsatı iyi değerlendirmeliler.

Üniversitede hocalarımız bizim mesleki anlamda gelişmemizi sağlayacak her türlü teorik ve uygulamalı dersi almamızı sağladılar. Bu derslerin yanı sıra haber ve gazete tasarımı anlamında kendimizi geliştirebilmemiz için bize fakültenin gazetesi, dergisi ve tasarım ofisinde önemli fırsatlar sundular. Onlara minnettarız.

2009-2013 yılları arasında eğitim gördüğümüz fakülte, gazeteci adaylarının yetişmesi için her türlü imkanı sunuyordu. Umuyorum ki hala aynı imkanlar vardır.

Üniversite hayatımın ilk yılında Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü Basın Yayın Halkla İlişkiler Birimi’nde işe başladım. Derslerden arta kalan zamanlarda burada ücret karşılığında çalıştım.

Burada işe başlamadan önce kendimi geliştirebilmem için Rektör Beyle birlikte fotoğraf çekimine gidebileceğimi düşündüm. Rektörlük sitesine yazılan haberlerde de görev alabilirim düşüncesiyle iş başı yapsam da planladığım gibi olmadı.

Sabahtan akşama kadar gazete kesmekle görevlendirildim. Hal böyle olunca oradaki işi bırakarak fakültenin gazetesine girebilmek için uğraş verdim.

Gazete Kampüs’e girebilmek öyle kolay değil… Çünkü öğrenci sayısı fazla…

Uzun süre uğraşsam da bugün isteği üzerine köşe yazdığım Hocam beni haber servisine almadı. Bunu okuduğunda hatırlarsa eğer gülecektir. Kapısını aşındırmıştım diyebilirim.

Tabii gazeteye giremeyince ne yapıp edip tasarım ofisinde görev aldım. 3 yıl boyunca bu ofiste fakültenin gazete ve dergisinin tasarımına arkadaşlarımla birlikte emek verdim.

Hocanın kapısını o kadar aşındırdım ki artık benden bıkıp “tamam yaptığın haberleri de getir” dedirttim. Hatta çoğu zaman beni kovma derecesine kadar geldi.

Kastamonu, Karabük, Bartın, Yozgat, Kayseri ve Zonguldak illerinde özel haber peşine düştüm. Burada arkadaşlarımın hakkını yemeyeyim. Sınıf arkadaşlarımın desteğiyle bu illerde çekimler yapıp, haberleri teslim ettik.

Çok sayıda haberimin yayınlanmasını sağladım. Yine bu pek kolay olmadı. Yani benim haberimi seçmesi için ne gerekiyorsa yaptım.

Yayınlanan bu haberleri hala saklarım.

Şuan okuduğunuzda bu kadar çabaya ne gerek vardı diyebilirsiniz. O günün şartlarında öğrenciyken, bir haberiniz gazetede yayınlanması muazzam bir şeydi.

Hatta bir gün Hocamız yazdığım haberi silmiş. Yanına gittiğimde bilgisayarda haberi bir türlü bulamadı. Bir de baktık benim haber çöp kutusunda…

Birçoğunuz belki de bir daha hocanın yanına gitmezdiniz. Ama benim amacım hocaya daha fazla haberimi yayınlatmaktı. Bu haberlerin benim için meslekte referans olacağını düşündüm. 3 yıl boyunca birçok özel haberin yayınlanmasını sağladım.

Üniversitede bu çalışmaları yaparken, aynı zamanda da Halk Gazetesi’nde yaz dönemleri çalışmaya devam ettim.

Belli bir süre sonra dağıtıcılıktan muhabirliğe yükseldim. İlk haberime beni tek başıma gönderdiler. Öyle heyecanlıydım ki…

Avcılar Derneği’ne gidip, röportaj yaptım. Gazeteye döndüğümde bir şeyin eksik olduğunu fark ettim. Haberi gazeteye koyacağımızda eksik olan şey ortaya çıktı. Eksik olan haberin fotoğrafıydı…

Heyecandan haber fotoğrafı çekmeyi unutmuştum. Ey gidi günler…

O günden bugüne kadar yanında çalıştığım samimi tüm meslek büyüklerime teşekkür ediyorum. Çok yardımlarını gördüm.

Yani hep kendimi geliştirmeye çalıştım. Çünkü bizim meslek gelişime açık. Geliştirmek zorundasınız. Zaten mesleğimiz hataya açık bir iş. Hataları en aza indirebilmenin yolu kendinizi geliştirebilmenizden geçiyor. Bir meslek büyüğüm bana “Her şeyi yaşayarak öğreneceksin” demişti. Öyle oluyor gerçekten. Özetle eğitim hayatım derslerin yanı sıra çalışmakla geçti.

Ailemin desteği benim için çok önemli. Babam eğitim masraflarımız için il dışında çalışmak zorunda kaldı. Yani bizim için ömrünü adadı. Onun bizim için verdiği emeğe layık olabilmek için üzerime düşeni yapmaya çalıştık. Harvurup harman savuracak bir durumum yoktu. Yani öyle bir lüksüm olamazdı. Hep mesleki anlamda çalışmalarla o yılları geçirdim.

Gelelim üniversite yıllarımızın sonlarına…

Tabii üniversitede bizi tüm eğitim faaliyetlerinin yanı sıra mesleklerinde başarılı olan, basın sektöründe aktif çalışan öğrencileri yönlendirebilecek ve fikir sahibi olmalarını sağlayacak kişilerle buluşturdular.

Her hafta 40 dakika farklı farklı isimlerle öğrencileri bir araya getirdiler. Yani bir nevi Kariyer Merkezinin görevini üstlendiler.

40 dakikalık bu dersin sonunda Ajans Bartın’ı kurmaya karar vermiştim. Yani Ajans Bartın’ın temelini üniversitede atmıştım.

Sonuç olarak ben eğer bugün bu meslekteysem o dönem gerçekleştirilen 40 dakikalık söyleşiler sayesindedir.

Bir gün derse Kayseri Basın İlan Kurumu Müdürü misafir olarak katıldı. O ders benim hayatımdaki dönüm noktası oldu. Müdür Bey anlattığı kariyeriyle mesleğin tam içinden gelen biriydi. Bu meslekle ilgili öyle şeyler söyledi ki…

Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatarak, kendi işimizi yapmamız yönünde tavsiyelerde bulunmuştu.

Bu söyleşinin ardından Ajans Bartın ismini belirleyip, gerekli resmi işlemlerin ardından 5 Mayıs 2013 tarihinde Ajans Bartın’ı yayın hayatına başlattım. Tabii bu süreçte haber sitesinin ismini bulabilmek kolay olmadı.

Çünkü haber sitesi ismi olabilecek birçok alan adının satın alındığını gördük. Yani “başkası alan adı alamasın” düşüncesiyle hepsi satın alınmış. Satın alanların niyeti ortada…

Basın sektörüne ilimizde “Haberi Kuralına Göre Yazan Haber Sitesi” sloganıyla başladım. Emin olun bundan hiç taviz vermedim. Allah’a hamd olsun ki eğilmeden bükülmeden aynı çizgimizde yayın hayatımızı sürdürüyoruz.

8 senedir ayakta kalma mücadelesi veriyorum.

Siteyi kurduğum zamanlar Hergün Gazetesi’nde görev yapıyordum. Bir kişi 8 sayfayı güncel günlük olarak hazırlamaya çalıştım. Burada edindiğim tecrübe anlatılamaz…

Hergün Gazetesi’ndeki görevimin yanı sıra buna ilave olarak da Ajans Bartın Haber Sitesini yürüttüm. Bir haber sitesini tek başına yürütmenin zorluğunu takdir edersiniz…

Sektöre sıfırdan başladım. Beraber büyüdüğüm değerli abim Veteriner Hekim Sayın Selami Ünsal sitenin tasarımı için beni birisiyle tanıştırdı. Sayın Ünsal’ın bana desteği ve bana verdiği cesaret çok önemliydi.

Sitenin tasarımı için istenen ücreti taksitle ödedim. Bu işe sıfırdan başladığımın göstergesi.

Çok sıkıntı yaşadım. Basın camiasında ayakta kalabilmenin zorluğunu takdir edersiniz. Basın camiasına kendimi kabul ettirmek öyle pek kolay olmadı.

Hep de kendi sözde meslektaşlarımdan darbe gördüm. Eğer Hergün’de çalışan bir muhabir olsaydım hiçbir sıkıntı yaşanmayacaktı.

Ne zaman siteyi açıp ses getirmeye başladım o zaman olumsuzluklar yaşatılmak istendi.

Burada şunu ifade edeyim. Hergün Gazetesi Sahibi Sayın Nihal Çınçın’ın çok manevi desteğini gördüm. Bugün bu meslekte tutunabildiysem onun sayesindedir.

Küçük bir örnekle anlatayım.

Sitenin birinci yılında kokteyl düzenledim. İldeki tüm protokolü davet edip, kutlama gerçekleştirdim. 22 yaşında genç bir gazeteci için bunlar düşünüldüğünde büyük işler.

Burada gazete sahibi Sayın Nihal Çınçın ve önceki dönem Milletvekillerimizden Sayın İbrahim Kabarık’a teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Çünkü çok karşılıksız desteklerini gördüm. Samimi bu insanlara minnettarım.

Sayın Çınçın benimle birlikte kapı kapı davetiye dağıttı. Şöyle ifade edersem daha doğru olacak. Yerel bir gazetenin patronu yanında çalışan elamanının haber sitesi için davetiye dağıtıyor. Buna ne denir ki…

Kokteyli Sayın Kabarık’ın Parthenios adlı mekanında yaptım. Tabii etkinlik sonrası borcumu sorduğumda aynen verdiği cevabı yazıyorum. Sayın Kabarık; “Bu genç yaşında gösterdiğin emek ortada. Senin gibi genç birini desteklemeyeceğiz de kimi destekleyeceğiz” dedi. 

Bunları yaparken bu insanların benden hiçbir beklentileri yoktu. Çünkü ilerleyen dönemlerde de benden bir talepleri olmadı. Hepsine teşekkür ediyorum.

Tabii Hergün Gazetesi’nden askerlik görevim için ayrıldım. 6 ay boyunca sitedeki faaliyetlerimi de durdurmak zorunda kaldım.

Tüm olumsuzluklar askerlik görevimin ardından başladı diyebilirim. Uzun süre işsiz kaldım.

Çünkü bizim mesleğin handikabı işsiz kalmaktır. Bundan sık sık bende nasibimi aldım.

Hatta mesleğimin başlarında maaş almadan çalıştığımız dönemler de oldu. Çok düşük maaşlarla da çalıştık.

Her gazete belli sayıda kişi çalıştırır. Yani 4 kişilik kadrosunu doldurduğunda haklı olarak başka işçi almıyor. Kaldı ki zaten artık tek kişi yerel bir gazeteyi idare edebiliyor.

Bu süreçte görüştüğüm bölgesel veya yerel birçok gazete oldu. Bazıları haber sitemi kapatmam şartı ile beni işe alacaklarını söylediler. Bunu kabul etseydim, bir işim olacaktı. Ancak ben kabul etmedim.

Çünkü benim için değerli olan sitemi kapatmadım. Kimileri için basit bir şey olan o haber sitesine emek verdim. Ayakta kalmak için verdiğim maddi ve manevi mücadeleyi bir kalemde silemezdim.

Tabii bu sürecin sonunda güzel iş teklifi aldım.

Bir yıllık aranın ardından Pusula Gazetesi’nde işe başladım. 2 işi aynı anda yürütebileceğim bir ortam olduğu için gelen teklifi kabul ettim.

Bu gazetenin kadrosu gerçekten mesleki olarak tecrübeli insanlardı. Burada bakış açım değişti diyebilirim. Gözlem yeteneğimi geliştirdi. Yorum gücümü artırdı.

Buradaki çalışma süreci de gazetenin satılmasıyla son buldu. Gazeteyi satın alan kişiler haklı olarak kendi ekibiyle işe devam etmek istedi. Pusula’nın eski tüm ekibi işsiz kaldı.

Yazımda demiştim ya muhabir eşittir işsizlik diye…

Benim için yine zorlu bir süreç başladı diyebilirim. 2 iş yapıp siteyi ayakta tutabiliyordum. Hal böyle olunca yine sıkıntıya düştüm.

Bu dönem yaz aylarına denk geldiği için işsizliğin zorluklarını da görerek inşaata çalışmaya gittim. İnşaatta çalışıp aldığım yevmiye ile sitenin giderlerini ödedim.

Sitenin yıllık kirası, ofis kirası, vergisi ve muhasebe parasını inşaatta çalışıp ödeyerek, haber sitesini ayakta tuttum. Kapatmadım. Gündüz inşaatta çalışıp, akşam haber yazıp, siteyi güncel tutmaya çalıştım.

Halbuki haber sitesini kapatsam hiçbir sorun yoktu. Ama kapatamadım. Çünkü emeğimden vazgeçemedim. O zorlu dönemlerde bile aynı çizgimi korudum.

Bu süreçte ofisimi bir işyerinin deposuna-arşivine taşıdım. Dosyalar arasında faaliyetlerimi yürüttüm. Kira derdinden kurtulmak için verdiğim çabaya bakın…

Birisi sizi ziyaret edecek olsa orada nasıl ağırlayacaksınız? Ancak o dönem yapacak başka bir şey yoktu. Basın sektöründe kalabilmek için bir ofis şarttı. O dönemde de destek olan Eyüpşahin Sürücü Kursu Sahibi Sayın Ali Eyüpustaoğlu’na teşekkür ederim. Onun iş yerinin arşivinden işleri yürüttüm. Sağolsun bana kapılarını açtı.

Tabii mesleki hayatımda beni oyuna getirmek isteyenler de oldu. Bunlar belki başka meslektaşlarımın başına da gelmiştir.

Dedikodu ile olumsuz imaj oluşturma ve karalama politikasıyla mücadele ettim.

O yıllar haber sitesine hakarete varan ifadelerle yorumlar geliyordu.  Hukuki sürecin sonunda bir bakıyoruz yorumları yazan sözde meslektaşım çıkıyor.

Haberi al kullan deyip, sonrasında adliyeye gidip benden izinsiz haberimi kullanıyor diyenler mi dersiniz, vergi kaçırıyor deyip Vergi Dairesi’ne şikayet edenler mi dersiniz, aldığım reklamı iptal ettirenler mi dersiniz, gittikleri ortamlarda şahsımı karalayanlar mı dersiniz, basit haberler için dahi dava açtıranlar mı dersiniz, habere karşılım rüşvet istediğimi söyleyenler mi dersiniz ve dahası tehditle abone yapmak isteyenler mi dersiniz…

Daha neler neler…

Ancak Allah’a hamd olsun ki bu iftiraların tamamının asılsız olduğunu ortaya çıkarttım. Bu kişilerle hukuki olarak mücadelemi verdim.

İsterseniz devam edeyim.

Mesleklerde mektepli veya alaylı söylemleri vardır. Bu en çok da bizim meslekte kullanılır.

Mesleğe dağıtıcılıkla başlayıp zamanla yükseldiğim için alaylı sınıfına giriyorum diyebilirim. Tabii buna ilave olarak da fakülte mezunu olduğum için de mektepli oluyorum galiba…

Bana kalırsa bu söylemlere de gerek yok. Önemli olan kişinin kendini mesleki anlamda geliştirebilmesi.

Bu meslekte mücadeleyi bırakmamak ve çizgiyi bozmamak önemli…

Bu meslekte bana göre 4 önemli husus var. Yazdığım bu yazının öğrenci kardeşlerimizle de paylaşılacak olması münasebetiyle biraz da o konuya değinip yazımı toparlayayım.

Bu dört önemli husus samimiyet, dürüstlük, tecrübe ve bilgidir.

Bizim meslekte güven hususu bana göre çok önemli. Yani sizi takip edenlerin kaleminize güvenmesi lazım. “O yazdıysa doğrudur” diyebilmesi lazım. O an zararı olduğunu düşünebilirsiniz, bu sizin az kazanmanıza da neden olabilir. Ancak uzun vadede size çok şey kazandıracaktır. İtibarınıza zarar verecek hiçbir çalışmanın içinde yer almamak önemli.

Yine meslekte önemli bir husus daha öğrenmeye açık olmak gerekiyor.

2007 yılından buyana mesleğimle ilgili bir şeyler öğreniyorum. Bu mesleği bırakana kadar da öğrenmeye devam edeceğiz.

Hayatımda dikkate aldığım bir iki söz var. Meslek büyüğümüz Aykan Sağ bana bir gün “Her şeyi yaşayarak öğreneceksin” demişti.

Yine Eski İl Müftüsü Rahmetli İsmail Bayrak “Allah korkusunu kalbinden doğruyu da kaleminden ayırma” demişti.

Bartın Belediye Başkanı Sayın Cemal Akın da hep şöyle der; “Mesleğinizde vazgeçilmez olun. Eğer vazgeçilmez olursanız başarıyı yakalarsınız.” İşte vazgeçilmez olmak için öğrenmeye açık olup, kendinizi geliştirebilmeniz gerekiyor. Mesleğimde bu üç şeyi anahtar olarak görüyorum.

Haberi, fotoğrafı ve tasarımı bilirseniz, işinizde iyi olursunuz.

Ben dört dörtlük her şeyi biliyorum diyemem. Böyle bir şey mümkün de değil. Halen birçok eksiğim olduğu aşikar. Halen yeni bir şeyler öğreniyorum…

Ben sıfırdan başlayıp bu seviyelere geldim. Kendimce başarılı olduğumu düşünüyorum.

Allah’a hamd olsun mesleğe başladığım o günle şimdi aynı duruştayım.

Mesleğe yeni başlayacak olan kardeşlerimiz soruyorlar. Yani sektörün durumunu anlatınca hevesleri kırılıyor. Özellikle işsizlikle mesleği bağdaştırınca tuhaf oluyorlar. Onlara kendimce önemli tavsiyelerde bulunmaya çalışıyorum.

İşsiz kaldığımda bir sürü şey yaptım. Ancak helalinden kazandım. “Bir şeyin gelmesini beklemek size oldukça zaman kaybettirir. Rızkınızın peşinden koşun. Ne iş olursa olsun ama helalinden olsun. Kıt kanaat geçinin ama başınız dik olsun” diye anlatıyorum.

En çok korktuğum şey telafisi olmayan bilgi hatasıdır. Kesin emin olmadan hiçbir haberi yayınlamadım. “Vatan, millet ve memleket” kriterlerini kendime düstur edindim. Bu kriterlerin bazen gazetecilik kurallarının bile önüne geçtiği oldu.

2007 yılından buyana alandayım. Daha çok kazanabilirdim. Şu an her şey farklı olabilirdi.

Ancak hamd olsun. Önemli olan çizgiyi bozmamak. 2013 yılından buyana siteyi yürütebilmek bana göre bir başarıdır.

Gerçekten tek kişi hiçbir yerden destek almadan her şeyin üstesinden geldim. Reklam veren ve abone olan herkese teşekkür ediyorum.

Bunları anlatırken kendimi övüyor gibi anlaşılmak istemem. Pek hoş bir şey de değil. Bunları anlatmadan da kendimi tanıtabilmem mümkün değil.

Bartın’da bir numarayım diye bir iddiam yok. Her şeyi ben doğru yapıyorum da demiyorum. Her şeyi bilmem de mümkün değil. Kaldı ki hala öğreniyorum. Benden daha başarılı olanlar hatta örnek aldığım samimi bulduğum meslek büyüklerim var. Sadece başarılı olabilmek için elimden geleni yapıyorum.

Benim 8 yıldır tek başına verdiğim mücadeleyi anlatmaya çalışıyorum. Bir emek var ortada. Benim emeğim Ajans Bartın. Onu yaşatabilmek için verdiğim mücadelenin bana göre tarifi yok. Başkası için küçük bir şey olabilir. Ancak benim için farklı…

Konuyu fazla dağıtmadan devam edelim…

Yazımda Pusula’nın satılmasının ardından işsiz kaldığımdan bahsetmiştim.

İşsiz kaldığım bu dönemde baktım ki herkes güvenlik kursuna gidiyor.

Herkesin iki elle sarıldığı güvenlik kurslarına ben de gidip, sertifika aldım.

Allah bir kapı açıyor.

Bartın Belediyesi’nin güvenlik personeli aldığını duyunca gerekli başvurumu yaptım. Nasip oldu.

11 ay güvenlik görevlisi olarak görev yaptım ve yine aynı zamanda Ajans Bartın’ı yürüttüm. Yani mesleğimden yine vazgeçmedim.

11 aylık dönemin sonunda Belediye Başkanı Sayın Cemal Akın’ın oluruyla Bartın Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler Birimine geçtim. 

Şuan halen aynı birimde görev almaktayım ve yine Ajans Bartın Haber Sitesini yürütmekteyim.

Yazımın başında hala öğreniyorum demiştim. Şuan çalıştığım birimde de çok şey öğreniyorum.

Mesleki anlamda başarılı gördüğüm bir ekiple çalışıyorum. Onlardan kendime yeni bir şeyler katma gayreti içerisindeyim.

Epey uzun yazdım herhalde…

Sizleri sıkmış olabilirim. Kalemi elimize aldık mı bırakamıyoruz...

Bir kez daha bugünlere gelmemde büyük emekleri olan başta aileme, hocalarımıza, samimi meslek büyüklerime, takipçilerimize, abone ve reklamlarıyla destek olan herkese teşekkür ediyorum.

İnşallah uzun yıllar şehrimize hizmet etmeyi Allah nasip eder. Nice 8 yıllara…

Son olarak da bu mesleği yapmak isteyenlere tavsiyem hedefinizden vazgeçmeyin. Bahsettiğim anahtarları elinizde bulundurun. Her şey gönlünüzce olsun.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.